İnsanın tarihi imgelerin de tarihidir. İmgeler tarihsel toplumsal birer semptomdur. İçine doğdukları zamanın ve koşulların değişimiyle başka anlamlar yüklenen sonsuz potansiyele sahip nesnelerdir. Beyaz tülbentleriyle kaderlerinin insafına bırakılmış kadınlar, sıradan bir hayatın konforundan azledilmiş çocuklar veya üç kuruş için hayatları mayın tarlalarıyla sınananlar, mücadeleleri ile, bugün başka bir hayatın mümkünlüğünü yakın etmiş öznelerdir. Yol filminden ilhamla oluşan Yol Sergisi, işte bu mümkünlüğün güncel yansımalarını imgeselleştirmek uğraşından doğmuştur. Mücadelelerin birer imge mücadelesi olduğu bilinci ile yapılmak istenen, filmin sahnesini dekolonyal bir perspektifinden okuma gayretiyle ilerlemiştir. İmgeyi özgürleştirmek serginin ana hedefi olarak şekillenmiştir.